Ulu Önder Atatürk’ün Her Türk Gencinin Okumasını Tavsiye Ettiği Kitaplar

Beyaz Zambaklar Ülkesinde – Grigory Petrov
Finlandiya Halkının Azmine Hayran Olacaksınız! Eser, Atatürk‘ ün Askeri Okulların müfredatına konulmasını emrettiği kitaptır. 
Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki “yaşamı yenilemek” için mutlaka bu kitabı okumalılardı. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline geldi. 
Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan iş adamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir.

Toplum Sözleşmesi – Jean Jacques Rousseau
Rousseau, hükümdarların ilahi olarak yasama yetkisine sahip oldukları fikrine karşı çıktı.  Yalnızca egemen olan halkın bu mutlak güce sahip olduğunu iddia etti.
J.J. Rousseau, her insanın özgür doğduğunu fakat medeni bir yaşantının var olabilmesi için toplumun çıkarları doğrultusunda bireysel özgürlüklerden feragat edilmesi gerektiğini ve bunun da yalnızca, herkesin özgür iradesiyle kabul ettiği bir toplum sözleşmesiyle var olabileceğini söyleyerek siyaset felsefesinde çığır açmıştır. 
Toplum Sözleşmesi, 1762’de yayımlandığında modern demokrasi anlayışının temellerini atmış ve o döneme kadar gündeme dahi getirilmeyen halk egemenliği düşüncesini öne sürmüştür. Sivil toplum anlayışını savunurken, siyasal yapılanmada meydana gelen bozulmaların da altını çizmiştir. 
Yayımlandığı günden bu yana hâlâ temel siyasi sorunlara parmak basabilen ve Fransız Devrimi’nin esin kaynağıdır.

Çalıkuşu – Reşat Nuri Güntekin
Atatürk’ün çok sevdiği edebi eserdir ve başucu kitabı olmasının altındaki neden ise; başkarakter Feride’nin Anadolu’da başlattığı aydınlanma hareketidir.
 Fransız Lisesi mezunu gencecik, delişmen bir kız olan Feride’nin serüveni yaşadığı derin bir hayal kırıklığı sonrasında nişanlısını, ailesini İstanbul’da bırakarak Anadolu’nun küçük bir köyüne öğretmen olmasıyla başlar. Daha sonra bu köyü diğer kasabalar, şehirler izler. Önceleri her gittiği yerde Kurtuluş Savaşı’nın etkileri görülür, güç koşulların, sefaletin izlerine rastlanır. Sonraları farklı kültürden gelen genç, yalnız ve bağımsız bir kızın toplumsal yaşamdaki zorlukları, çalışan değer yargıları, karşısına dikilen çıkar ilişkileri, Feride’nin iç dünyasındaki fırtınalar ve derin yalnızlıkla iç içe geçerek okurun karşısına çıkar. Çalıkuşu, gerçekçi yönelimin ilk dönemlerinden olan bir başyapıttır.

Türkçülüğün Esasları – Ziya Gökalp
Atatürk’ün de büyük ölçüde etkilendiği kitap, ulu önderin yaptığı devrimler ve kurduğu Türkiye’nin perde arkasındaki fikirsel güçlerden birisidir.
Ziya Gökalp’in milliyetçilik düşüncesinin oluşmasında Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya savaşlarında aldığı ağır yenilgiler neticesinde siyasi, askeri, dini ve ekonomik sorunların ortaya çıkardığı çöküş süreci yer almıştır. Bu süreç Ziya Gökalp’in düşünce yapısında ve milliyetçilik anlayışında önemli bir yere sahip olmuştur.
Ziya Gökalp “Millet nedir?” sorusuna cevap verirken bu kelimenin önce ne olmadığını ifade etmiş “ırki, kavim, ümmet, halk, devlet” gibi kavramları tahlil ederek milletin ırki bir birlik olmadığını, kültürel birliğe dayanan bir kavram olduğunu açıklamıştır Millet ırk ve kavim birliği değildir. Millet bir imparatorluk içindeki siyasi birlik değildir. Millet bir coğrafya birliği değildir. Millet, ferdin seçimiyle kazanılan bir kimlik değildir. Millet toplum hayatının ulaştığı son tarihi aşamadır. Yani, millet ne coğrafi, ne ırki, ne siyasi, ne de iradeye bağlı bir zümre değildir. Millet lisanca, dince, ahlakça ve güzel sanatlarca müşterek olan, yani ayni terbiyeyi almış fertlerden oluşan bir zümredir. Ziya Gökalp ilk yazılarında millet için şu tarifi yapmıştır: “Millet yüzyıllarca beraber yaşayan, zülüm ve felaketlere karşı beraber göğüs geren, beraber ağlayıp beraber sevinen, gelecekte de ortak hedeflere ulaşmak için çaba gösteren, dayanışma halindeki bireyler topluluğudur.”
Ziya Gökalp millet olma bilincini çok açık bir şekilde coğrafyaya değil, kültürel bağlılıklara dayandırmıştır.
Ziya Gökalp, Türklük için “ırk” birliğine lüzum görülmediğini ve milleti meydana getirmek için “aynı ırktan” şartını aramadığı belirtmiştir. Ayrıca “Türküm” diyen herkesin Türk olarak tanınacağını ancak Türklüğe ihanette bulunursa cezasının kaçınılmaz olduğu ifade etmiştir. Ziya Gökalp’in milliyetçilik anlayışı yanlış anlaşılmıştır, onun milliyetçilik anlayışı etnik temelli milliyetçilik değildir; kültürel temelli bir milliyetçiliktir. Türkçülüğün Esasları, Ziya Gökalp’in düşüncelerini anlamak için kılavuz mahiyette bir eserdir.

Belleten Dergisi – Türk Tarih Kurumu
Belleten, Türk Tarih Kurumu tarafından, Ocak 1937’den bu yana dört ayda bir Türkçe olarak yayımlanmakta olan bir dergidir. Dergi günümüzde de tarih ve arkeoloji konulu makalelerle yayınlanıyor. Belleten ismi 1937 yılında Atatürk tarafından bizzat verilmiştir.
